İŞTE İZMİR’İN AMAZONLARI
Her 8 Mart'ta gündeme getirilen kadınların başrolünde yer aldığı mağduriyet öykülerinin aksine, onlar başarılarıyla ön plana çıkıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin toplumsal hizmet birimlerinin en zorluları itfaiye, toplu ulaşım ve zabıta kadrolarında kadın çalışanların etkinliği dikkat çekiyor. Kimi cesaretle alevlerin içine dalıyor, kimi 120 tonluk trene hükmederek her gün binlerce kişiyi taşıyor. İşte İzmir'in güçlü, cesur ve becerikli ve iyi kalpli kadınlarından bir kesit..
1. İzmir İtfaiyesinin cesur kadınları
Onlar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kadın itfaiyecileri, ateşe yürüyen cesur kadınlar.. Ateşler arasından geçip 30 metrelik itfaiye merdivenine tırmanan, 50 kilo ağırlığa karşılık gelen ve beş bar basınçla su sıkan yangın hortumlarını rahatlıkla kullanabilen, İzmirlilerin can güvenliğini sağlayan kadınlarımız..
Her gün yeni ve tehlikeli bir macera onları beklese de, göreve başlamadan önce makyajlarını yapmayı ihmal etmiyorlar. Onlar da tıpkı erkek meslektaşları gibi zorlu komando eğitiminden geçiyorlar. İşte alev savaşçısı güçlü İzmir kadınının başaramayacağı hiçbir şey olmadığının canlı kanıtları ve onların ağzından gösteren kadın erlerden bazılarının hikayeleri..
Devrim Özdemir (İtfaiyeci):
Oğlunun kahramanı
"8 yıldır itfaiyedeyim. Ailem yapabileceğime inanıyordu ama çevremde 'kadından itfaiyeci olur mu' diye yadırganıyordu. Yangına gittiğimizde özel kıyafetlerimizden kadın veya erkek olduğumuz anlaşılmadığından bizi çoğu zaman erkek sanıyorlardı. Ancak kaskı çıkardığımızda herkes şaşırıyordu ve bizim o yangını söndürebildiğimize inanamıyorlardı. Bir oğlum var ve onun kahramanıyım. Okulundaki herkesin anne babası öğretmen doktor vs. ancak Aşil’e annesinin mesleğini sorduklarında 'itfaiyeci' diyor ve bütün çocuklar şaşırıyor. Veli toplantısına gittiğimde de herkes beni merak edip, bana sorular soruyor.”
Pelin Parlak
Aile boyu itfaiyeciler
“4,5 yıldır bu görevi sürdürüyorum. Bu işin altından nasıl kalkabilirsin dediler, erkek işi o onu yapamazsın dediler ama kadının her yerde olması gerektiğini her işi yapabileceğini göstermiş oldum. Kadınlar her alanda olmalı. Babam benim kahramanımdı, ben de ileride çocuklarımın kahramanı olacağım. Babam itfaiyeci, çocukluğumdan beri ona özeniyorum. Dokuz Eylül Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü’nü bitirmeme rağmen baba mesleğini seçtim. 3 yıldır mesleğimi severek yapıyorum. Eşim de itfaiyeci, birbirimize destek oluyoruz. Olimpiyat takımında komando eğitimine benzer bir eğitimden geçiyoruz. Yüzlerce derece sıcaklığa girip insanları kurtarmak bizim mesleğin tüm zorluklarını unutturuyor. Eskiden yüksekten korkardım ama şimdi 30 metrelik itfaiye merdivenine çıkıp tazyikli su ile yangına müdahale ediyorum.”
2. Rayların becerikli sultanları
Her gün 650 bin yolcu taşıyan ve İzmir’in 130 kilometrelik hafif raylı sistem araçlarında sürücü olarak görev yapan 11 kadın ise yolcusuz 120 ton ağırlığındaki metroyu dikkatli kullanımlarıyla, düzenli sürüşleriyle, gülen yüzleriyle kent ulaşımına renk katıyor. Sabahın erken saatlerinde mesaiye başlayan kadın vatmanlar, işe başlamadan önce mutlaka makyajlarını yapıyor. Girdikleri sürücü kabininden ise gün boyunca sadece mola saatlerinde çıkabiliyor. Tramvay kullanmanın zor yanlarının olduğunu ve çok fazla dikkat gerektirdiğini belirten kadınlar, İzmir'in demir yollarına hükmediyor.
Merve Çetin (Metro sürücüsü):
“Kadınların her işi yapabileceğini gösterdim”
"Altı ay hem teorik hem pratik gece ve gündüz eğitiminden geçtik. Çevremiz ve ailemiz şaşırdı önce şaşırdı ama şimdi hepsi metro sürücülüğü hakkında bilgi sahibi, herkeste farkındalık oluştu. Bu mesleği seçme sebebim çok merak uyandıran bir iş olmasıydı ve kadınların da bu işi yapabileceğini göstermekti. Mesleğin zorluğu, disiplin ve yüksek dikkat. O nedenle uyku düzenimize özen gösteriyoruz Yolcu yoğunluğunun fazla olduğu saatlerde işletimi sorunsuz sürdürmek konusunda daha titiz davranıyoruz. İzmir, metro aracı sürücü koltuğunda kadın görmeye alışkın, işletimin başladığı 2000 yılından bu yana her zaman belirli sayıda kadın sürücü olmuş. Erkek, kadın çocuk, tüm yolcular bize sempati ile yaklaşıyor. Çocuklar el sallıyor. Vardiya sistemi ile çalıştığımız için kendimize, evimize zaman ayırma konusunda daha avantajlıyız. Emek verilen her işin kendine göre bir yorucu tarafı var elbette, ama severek yapılan her iş güzel, ben de severek yapıyorum. Kabine girdiğim an her şeyi dışarıda bırakarak sağlıyorum. En keyifli yanı ise her gün farklı yüzler görüyoruz."
Gülşah Yurttaş (Metro sürücüsü):
"İzmir kadınının yüksek güvenini raylara taşıdık"
"Uzun zamandan beri varız ve sayılarımız da giderek artıyor. Bu, bana göre İzmir kadınının özgüven yüksekliğinin bir sonucu. İzmir, çok modern bir kent. Her şeyden önce burada insanlar çok kibar… Bu nedenle sorun yaşamadan işimizi yapıyoruz. Zaten kadın olarak herkese tavsiye edebileceğim bir meslek. İşimizin tek zor tarafı günün hep farklı saatlerini yaşamak. En güzel yanı ise sürekli yeni yüzlerle karşılaşmak."
Ayşe Tuna (Metro sürücüsü):
"Makyajımı yapmadan asla yola çıkmam"
"İki yıldır İzmir Metro’dayım. Günde 120-170 kilometre arası yol yapıyoruz. Kadınların fazla tercih etmediği bir meslek olması açısından büyük ilgi uyandırıyor. Her işin zorlukları olduğu gibi metro sürücülüğünün de var. Ama unutmamak lazım ben bir kadınım ve asla makyajımı yapmadan yola çıkmam. İzmir halkı, özellikle kadınları çok destekliyor ve bu da bize güç veriyor. İşe ilk başladığımızda oldukça şaşıranlar olmuştu ancak şimdi herkes alıştı. Yolcular bize el sallıyor, tebessüm ediyorlar."
3. Zabıtanın güçlü kadınları
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde görev yapan çok sayıdaki kadın zabıta da, erkek meslektaşlarından geride kalmadan görevlerini layıkıyla yerine getiriyor. Sahada kimi zaman seyyar satıcılarla, kimi zaman dilencilerle karşı karşıya geliyor, sıklıkla da tehlikeler yaşayabiliyorlar. Ama iyi bir eğitim ve biraz da kadın duyarlılığı sayesinde zorlukların üstesinden gelmeyi başarıyorlar.
Ebru Evin (Zabıta Memuru):
“10 yıldır zabıta teşkilatında görev yapıyorum. Trafik, çevre gibi farklı birimlerde çalıştım. Toplumda genel olarak kadınlara karşı bir önyargı var. Biz sahada çalışıyor. Kadın olarak duruşumuzla, ciddi, tavizsiz çalışmamızla kendimizi kabul etti., Öfke kontrolü, stres yönetimi gibi dersler aldık. Kadın veya erkek olmanız fark etmez, her şeyin başı işinizi sevmek.”
Gülçin Aydın (Zabıta Memuru):
“9 yıldır bu mesleği yapıyoruz. Erkeğe has bir işi olarak bilinir ama aslında özel değil. İlk başlarda şaşkın bakışlara maruz kaldık. Ama sonra alanda karşılaştığımız seyyar satıcı ve dilenciler bizi ciddiye almayı öğrendiler.”
4. Doğal Yaşam'ın anneleri
İzmir Büyükşehir Belediyesi Doğal Yaşam Parkı da İzmirli kadınların ön plana çıktığı bir başka alan. Binlerce vahşi hayvanın bakımı, hastalıklarının tedavisini, günlük kontrolleri başta veteriner hekimler olmak üzere çok sayıda kadın personelin omuzlarında. Onlar birçok insanın korkudan yanına bile yaklaşamayacağı yırtıcı hayvanlara birer anne şefkatiyle yaklaşıyor.
Duygu Aldemir (Veteriner hekim):
"Hayvanlar bizim çocuklarımız"
"10 yıldır Doğal Yaşam Parkı’nda çalışıyorum. Buradaki hayvanlar bizim çocuklarımız. Ailemizin en büyük çocukları ise fillerimiz. Ben burada fillerin ayak bakımından tutun da tüm özel işlerine kadar ilgileniyorum. Bizim için çok önemliler, evimizden ziyade aklımız hep onlarda kalıyor. Hastalandıklarında 24 saatimizi onların yanında geçiriyoruz. Özveriyle çalışıyoruz. 6 tonluk bir file bakma konusunda bayan erkek ayrımı diye bir ayrım yok. Bizler de kadınlar olarak bu işin altından çok güzel kalkıyoruz.”
Eylem Arslan (Veteriner hekim)
"Onların bana ihtiyacı var"
"15 yıldır görev yapıyorum. Şanslıyım çünkü etrafım bu güzellik ve canlarla dolu. Benim çocuklarım gibi onlar. 15 yıldır hep onların beslenmesini düşünüyorum. Sabah geldiğimde ilk işim onların diyetlerini hazırlamak oluyor. Yaşlı, hasta ve bebek hayvanlarımızı ayrı ayrı değerlendirip belirli diyetler hazırlıyoruz. Kendi çocuğum da belki bir öğlen vaktimi kaçırabilirim ama Doğal Yaşam Parkı’ndaki çocuklarımda bunu yapamam onların yalnızca bana ihtiyacı var. Çünkü onların dilleri benim. Bir kadın olarak böyle bir görevde olduğum için kendimi şanslı hissediyorum".
1. İzmir İtfaiyesinin cesur kadınları
Onlar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kadın itfaiyecileri, ateşe yürüyen cesur kadınlar.. Ateşler arasından geçip 30 metrelik itfaiye merdivenine tırmanan, 50 kilo ağırlığa karşılık gelen ve beş bar basınçla su sıkan yangın hortumlarını rahatlıkla kullanabilen, İzmirlilerin can güvenliğini sağlayan kadınlarımız..
Her gün yeni ve tehlikeli bir macera onları beklese de, göreve başlamadan önce makyajlarını yapmayı ihmal etmiyorlar. Onlar da tıpkı erkek meslektaşları gibi zorlu komando eğitiminden geçiyorlar. İşte alev savaşçısı güçlü İzmir kadınının başaramayacağı hiçbir şey olmadığının canlı kanıtları ve onların ağzından gösteren kadın erlerden bazılarının hikayeleri..
Devrim Özdemir (İtfaiyeci):
Oğlunun kahramanı
"8 yıldır itfaiyedeyim. Ailem yapabileceğime inanıyordu ama çevremde 'kadından itfaiyeci olur mu' diye yadırganıyordu. Yangına gittiğimizde özel kıyafetlerimizden kadın veya erkek olduğumuz anlaşılmadığından bizi çoğu zaman erkek sanıyorlardı. Ancak kaskı çıkardığımızda herkes şaşırıyordu ve bizim o yangını söndürebildiğimize inanamıyorlardı. Bir oğlum var ve onun kahramanıyım. Okulundaki herkesin anne babası öğretmen doktor vs. ancak Aşil’e annesinin mesleğini sorduklarında 'itfaiyeci' diyor ve bütün çocuklar şaşırıyor. Veli toplantısına gittiğimde de herkes beni merak edip, bana sorular soruyor.”
Pelin Parlak
Aile boyu itfaiyeciler
“4,5 yıldır bu görevi sürdürüyorum. Bu işin altından nasıl kalkabilirsin dediler, erkek işi o onu yapamazsın dediler ama kadının her yerde olması gerektiğini her işi yapabileceğini göstermiş oldum. Kadınlar her alanda olmalı. Babam benim kahramanımdı, ben de ileride çocuklarımın kahramanı olacağım. Babam itfaiyeci, çocukluğumdan beri ona özeniyorum. Dokuz Eylül Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü’nü bitirmeme rağmen baba mesleğini seçtim. 3 yıldır mesleğimi severek yapıyorum. Eşim de itfaiyeci, birbirimize destek oluyoruz. Olimpiyat takımında komando eğitimine benzer bir eğitimden geçiyoruz. Yüzlerce derece sıcaklığa girip insanları kurtarmak bizim mesleğin tüm zorluklarını unutturuyor. Eskiden yüksekten korkardım ama şimdi 30 metrelik itfaiye merdivenine çıkıp tazyikli su ile yangına müdahale ediyorum.”
2. Rayların becerikli sultanları
Her gün 650 bin yolcu taşıyan ve İzmir’in 130 kilometrelik hafif raylı sistem araçlarında sürücü olarak görev yapan 11 kadın ise yolcusuz 120 ton ağırlığındaki metroyu dikkatli kullanımlarıyla, düzenli sürüşleriyle, gülen yüzleriyle kent ulaşımına renk katıyor. Sabahın erken saatlerinde mesaiye başlayan kadın vatmanlar, işe başlamadan önce mutlaka makyajlarını yapıyor. Girdikleri sürücü kabininden ise gün boyunca sadece mola saatlerinde çıkabiliyor. Tramvay kullanmanın zor yanlarının olduğunu ve çok fazla dikkat gerektirdiğini belirten kadınlar, İzmir'in demir yollarına hükmediyor.
Merve Çetin (Metro sürücüsü):
“Kadınların her işi yapabileceğini gösterdim”
"Altı ay hem teorik hem pratik gece ve gündüz eğitiminden geçtik. Çevremiz ve ailemiz şaşırdı önce şaşırdı ama şimdi hepsi metro sürücülüğü hakkında bilgi sahibi, herkeste farkındalık oluştu. Bu mesleği seçme sebebim çok merak uyandıran bir iş olmasıydı ve kadınların da bu işi yapabileceğini göstermekti. Mesleğin zorluğu, disiplin ve yüksek dikkat. O nedenle uyku düzenimize özen gösteriyoruz Yolcu yoğunluğunun fazla olduğu saatlerde işletimi sorunsuz sürdürmek konusunda daha titiz davranıyoruz. İzmir, metro aracı sürücü koltuğunda kadın görmeye alışkın, işletimin başladığı 2000 yılından bu yana her zaman belirli sayıda kadın sürücü olmuş. Erkek, kadın çocuk, tüm yolcular bize sempati ile yaklaşıyor. Çocuklar el sallıyor. Vardiya sistemi ile çalıştığımız için kendimize, evimize zaman ayırma konusunda daha avantajlıyız. Emek verilen her işin kendine göre bir yorucu tarafı var elbette, ama severek yapılan her iş güzel, ben de severek yapıyorum. Kabine girdiğim an her şeyi dışarıda bırakarak sağlıyorum. En keyifli yanı ise her gün farklı yüzler görüyoruz."
Gülşah Yurttaş (Metro sürücüsü):
"İzmir kadınının yüksek güvenini raylara taşıdık"
"Uzun zamandan beri varız ve sayılarımız da giderek artıyor. Bu, bana göre İzmir kadınının özgüven yüksekliğinin bir sonucu. İzmir, çok modern bir kent. Her şeyden önce burada insanlar çok kibar… Bu nedenle sorun yaşamadan işimizi yapıyoruz. Zaten kadın olarak herkese tavsiye edebileceğim bir meslek. İşimizin tek zor tarafı günün hep farklı saatlerini yaşamak. En güzel yanı ise sürekli yeni yüzlerle karşılaşmak."
Ayşe Tuna (Metro sürücüsü):
"Makyajımı yapmadan asla yola çıkmam"
"İki yıldır İzmir Metro’dayım. Günde 120-170 kilometre arası yol yapıyoruz. Kadınların fazla tercih etmediği bir meslek olması açısından büyük ilgi uyandırıyor. Her işin zorlukları olduğu gibi metro sürücülüğünün de var. Ama unutmamak lazım ben bir kadınım ve asla makyajımı yapmadan yola çıkmam. İzmir halkı, özellikle kadınları çok destekliyor ve bu da bize güç veriyor. İşe ilk başladığımızda oldukça şaşıranlar olmuştu ancak şimdi herkes alıştı. Yolcular bize el sallıyor, tebessüm ediyorlar."
3. Zabıtanın güçlü kadınları
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde görev yapan çok sayıdaki kadın zabıta da, erkek meslektaşlarından geride kalmadan görevlerini layıkıyla yerine getiriyor. Sahada kimi zaman seyyar satıcılarla, kimi zaman dilencilerle karşı karşıya geliyor, sıklıkla da tehlikeler yaşayabiliyorlar. Ama iyi bir eğitim ve biraz da kadın duyarlılığı sayesinde zorlukların üstesinden gelmeyi başarıyorlar.
Ebru Evin (Zabıta Memuru):
“10 yıldır zabıta teşkilatında görev yapıyorum. Trafik, çevre gibi farklı birimlerde çalıştım. Toplumda genel olarak kadınlara karşı bir önyargı var. Biz sahada çalışıyor. Kadın olarak duruşumuzla, ciddi, tavizsiz çalışmamızla kendimizi kabul etti., Öfke kontrolü, stres yönetimi gibi dersler aldık. Kadın veya erkek olmanız fark etmez, her şeyin başı işinizi sevmek.”
Gülçin Aydın (Zabıta Memuru):
“9 yıldır bu mesleği yapıyoruz. Erkeğe has bir işi olarak bilinir ama aslında özel değil. İlk başlarda şaşkın bakışlara maruz kaldık. Ama sonra alanda karşılaştığımız seyyar satıcı ve dilenciler bizi ciddiye almayı öğrendiler.”
4. Doğal Yaşam'ın anneleri
İzmir Büyükşehir Belediyesi Doğal Yaşam Parkı da İzmirli kadınların ön plana çıktığı bir başka alan. Binlerce vahşi hayvanın bakımı, hastalıklarının tedavisini, günlük kontrolleri başta veteriner hekimler olmak üzere çok sayıda kadın personelin omuzlarında. Onlar birçok insanın korkudan yanına bile yaklaşamayacağı yırtıcı hayvanlara birer anne şefkatiyle yaklaşıyor.
Duygu Aldemir (Veteriner hekim):
"Hayvanlar bizim çocuklarımız"
"10 yıldır Doğal Yaşam Parkı’nda çalışıyorum. Buradaki hayvanlar bizim çocuklarımız. Ailemizin en büyük çocukları ise fillerimiz. Ben burada fillerin ayak bakımından tutun da tüm özel işlerine kadar ilgileniyorum. Bizim için çok önemliler, evimizden ziyade aklımız hep onlarda kalıyor. Hastalandıklarında 24 saatimizi onların yanında geçiriyoruz. Özveriyle çalışıyoruz. 6 tonluk bir file bakma konusunda bayan erkek ayrımı diye bir ayrım yok. Bizler de kadınlar olarak bu işin altından çok güzel kalkıyoruz.”
Eylem Arslan (Veteriner hekim)
"Onların bana ihtiyacı var"
"15 yıldır görev yapıyorum. Şanslıyım çünkü etrafım bu güzellik ve canlarla dolu. Benim çocuklarım gibi onlar. 15 yıldır hep onların beslenmesini düşünüyorum. Sabah geldiğimde ilk işim onların diyetlerini hazırlamak oluyor. Yaşlı, hasta ve bebek hayvanlarımızı ayrı ayrı değerlendirip belirli diyetler hazırlıyoruz. Kendi çocuğum da belki bir öğlen vaktimi kaçırabilirim ama Doğal Yaşam Parkı’ndaki çocuklarımda bunu yapamam onların yalnızca bana ihtiyacı var. Çünkü onların dilleri benim. Bir kadın olarak böyle bir görevde olduğum için kendimi şanslı hissediyorum".