BAŞKAN’DAN “ÇOK ÖNEMLİ” MESAJLAR
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 9 günlük duruşma maratonunun sonrasındaki ilk iş gününde, Büyükşehir Belediyesi ve bağlı şirketleri ile İZSU ve ESHOT’un üst düzey yöneticileriyle bir araya geldi. Kültürpark Atlas Pavyonu’nda düzenlenen yaklaşık 700 kişinin katıldığı toplantıda konuşan Başkan Kocaoğlu, geleceğe ilişkin önemli mesajlar verdi.
Sözlerine, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bugün içinde bulunduğu sıkıntılı sürece ilişkin kısa bir değerlendirmeyle başlayan Başkan Aziz Kocaoğlu, “Belediye’yi çalışamaz, hizmet edemez hale getirmek, bir anlamda çökertmek, bir anlamda elini kolunu bağlamak ve pes ettirmek, havlu attırmak üzerine yapılan bir uygulamayla karşı karşıyayız. Dolayısıyla bir yol ayrımındayız. Ya ‘bizim çalışmamıza fırsat verilmiyor’ deyip çekip gideceğiz ya da bu yönetici kadrosu çalışarak Belediye’yi ve İzmir’i ayakta tutacak. İkisinden birini tercih edeceğiz” dedi. Başkan Kocaoğlu, “Her gün bürokrat arkadaşlarımıza onlarca soru soruluyor; onlar da yanıtlamak için, doğrusunu anlatmak, ne yaptığını anlatmak için mesai veriyor. Sayıştay’da, idari mahkemelerde, Yargıtay’da aklanmış konular temcit pilavı gibi tekrar tekrar istenerek, araştırılarak iş yapmamız engelleniyor, insanlar baskı altında tutuluyor ve İzmir Büyükşehir Belediyesi çalıştırılamaz, çalışamaz hale getirilmeye çalışılıyor. Bunlar devam edecek, belki artarak devam edecek. Doğru mu? Değil. İzmirli’den ne istiyorsun? Çık söyle! Bu oyunu kuranlar, İzmirli’den ne istediklerini, İzmirli’den nasıl davranmasını beklediklerini kamuoyuna söylemeleri gerekir” şeklinde konuştu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı sözlerini, “Bunlara dayanmanın bir tek yolu var: Üretmek ve hizmet etmek. Lafla ayakta durulmaz. Üretebilirsek, çalışabilirsek, başarabilirsek, İzmirli hemşehrilerimize belediye hizmetlerinde katkıda bulunabilirsek ayakta kalacağız” cümleleriyle sürdürdü.
Torba Yasa dedikleri…
Konuşmasında, Türkiye’deki çifte standartları da eleştiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, “Arkadaşlarla doğruyu bulmak için yaptığımız çalışmalarda, verdiğimiz gayretlerde şunu da gördük: Torba Yasa denen yasalarla, torbanın içine her türlü şeyi koyup çıkaran yasalarla, bir tarafta Türkiye yargı ve hukuk mevzuatı ile uygulanan sistem; bir tarafta torba yasalarla üretilmiş istisnalar, yetkiler, moda deyimiyle açılımlar var. Gücün yetiyorsa, arkanda birileri varsa, bu değişikliklerden, torba yasayla belirlenen yollardan geçebiliyorsun. Gücün yoksa, arkan yoksa, o torba yasalardan, o açılımlardan, o mevzuat boşluklarından geçemiyorsun, karşına çıkıyor” dedi.
“Onlar adına üzgünüm ama...”
Başkan Aziz Kocaoğlu şöyle devam etti: “Çok gariptir ki, benim 10 sene yaptıktan sonra, başkanlığı 2014’te bırakmak şeklindeki düşüncelerimin, bazı toplantılarda, arkadaş grupları içindeki belli yerlerde, farklı noktalara çekildiğini gördüm. Oysa aday olmamak demek, işi bırakmak demek değildir. Tam tersi daha çok çalışarak, layık olup o şekilde gitmek demektir. Ama bunu duyan insanlar, her taraftan, çeşitli pozisyonlar almaya, çeşitli söylemlerde bulunmaya çalıştı. Cuma günü, yani 13 Nisan gününe kadar ‘yüzde 90 aday olmamak, yüzde 10 da kaçınılamaz olursa’ diye bir duruşum, değerlendirmem vardı. Ama bu 9 günlük dava sürecinde, daha öncekiler de beraber olmak üzere öyle enteresan işler, o kadar gönül kırıcı, o kadar vefadan uzak davranışlar gördüm ki, şimdi düşüncem değişti maalesef. Onlar adına üzgünüm. Şimdiki kararım yüzde 90 aday olmak, yüzde 10 aday olmamak. Siyaset denilen şey, işte böyle bir şey. Girmek senin elinde ama çıkmak senin elinde değil. Onun için yaşayıp göreceğiz. Bir taraftan biraz önce bahsettiklerim, bir taraftan mahkeme süreçleri bizi belli şeylere zorluyor. Yine de aklı selim ile düşünüp değerlendirmemiz ve sağduyulu yaklaşmamız gerekiyor.”
İlkeli durmak…
Ellerindeki tek gücün “İzmirli hemşehrileri” olduğunu kaydeden Başkan Aziz Kocaoğlu, “O nedenle bizim bir tek işimiz var, çalışıp üretmek ve gücümüzü aldığımız hemşehrilerimize layık olmak. Başka güç yok. Siyasetçinin başka gücü olmaz. Siyasetçiler hep 1980’den sonra adama endeksli siyaset yaptılar. Onun adamı, bunun adamı, bunun ekibi… Böyle siyaset olmaz; yapılırsa adam gider, senin ellerin havada kalır. Siyaset, ‘ben Ahmet’in Mehmet’in adamıyım, bilmem ne olacağım’ diye yapılmaz, yapılırsa yarı yolda kalınır. Siyaseti tek başına, doğruda birlik, ilkede birlik üzerine yaparsanız, özgür olarak yaparsınız. Birisine, bir ekibe, bir gruba bağlı olarak yaparsanız, sizin yaptığınız siyaset değil, sizin yaptığınız uydu siyasettir. Ahmet’in, Mehmet’in adamı olursunuz ve bu da doğru bir şey değildir. İlkeleriniz olacak, o ilkeleri savunacaksınız, en yakınızdaki arkadaşınız da o ilkeleri çiğnerse karşı duracaksınız. Başka türlüsü olmaz. İlkeli durmak gerekir. Bugün, eğer şu yaşadığımız 8 senelik süreçte onurumuzla ayakta durabildiysek, yanlış işe katkı koymadıysak, yanlış iş yapmaya kalkmadıysak; bağımsız olmamızdan, kimsenin adamı olmadığımızdan, ilkelerimizle hareket etmemizdendir” diye konuştu.
“Yolumuz açık olsun!”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü: “Bakın bir senedir, Belediye’de iğneyle kuyu kazıyoruz. Moral vermeye çalıştık. Defalarca konuştuk, toplandık; madem geminin kaptanıyız, herkesten fazla risk almaya, sorumluluk üstlenmeye çalıştık. Yasal olmayan bir şey varsa, sizden kimse bugüne kadar, 8 senedir istemedi, iki sene içinde de istemeyecek. Ona göre değerlendirelim. Biz bu yolda yürüyeceğiz; yürüyebilecek, yürümek isteyen arkadaşlar devam etsin, yürümeyecek arkadaşlar yolunu ayırsın. Bizim yönetici kadromuz, arkadaşlarımız şu bir senedir verdikleri sınavdan çok başarılı çıktı. Mevzuata hakimiyetleri, ahlaki değerlere sahip çıkmaları, ülkesini, kentini seven, erdemli insanlar olduklarını zaten tüm Türkiye’ye ilan ettiler. Buna devam etmek zorundayız. Yapmamız gereken, stratejik planda yer alan ve 2014’e kadar belirli mesafe almamız gereken işlerimiz var, onlara hız vermemiz gerekiyor. Hep birlikte yüklenmemiz gerekiyor, hızlı bir şekilde. Hesabını veremeyeceğimiz hiçbir işi yapmayacağız ama hesabını vereceğimiz işi de göğsümüzü gere gere yapacağız. Hakkımızda hayırlı ne ise o olacak. 8 senedir yol arkadaşlığı yaptığınız için ve 2 sene daha, 2014 seçim dönemine kadar verdiğiniz ve vereceğiniz destekler için, bu kente, kentliye ülkenin en aydınlık, en sevecen, en ilerici insanlarına hizmet etmek onurunu birlikte yaşadığımız için sonsuz teşekkür ederim. Başarmak çalışmak, omuz omuza birlikte olmak ve bu kentin insanlarına layık olmak umut ve dileğiyle, yolumuz açık olsun.”